İlham Veren Enerji: İnanç

           İnandığımız şey gerçekleşir. İnancımız, yaşamlarımızın her anında şu veya bu şekilde kendini gösteren, en derinde sakladığımız fikirlerimizin ve düşüncelerimizin yansımasıdır. İnancın dağları yerinden oynatabileceği söylenir; kendi sınırlarımızın ötesine sıçrama yeteneğimizi engelleyen en büyük, en yüksek dağlar ise kendi olumsuz düşüncelerimiz, duygularımız ve fikirlerimizdir. İnanç, bir şeyin gözlerimizin önünde açıkça görünür olmasa da, hatta özellikle mantıklı gelmese de, mümkün olabileceğini fark etmemizi sağlayan anlama enerjisidir. İnançtan kaynaklanan başarı, "vazgeçme" olgusuyla yakından ilişkilidir. Alışkanlık haline getirdiğimiz, yani güvendiğimiz, bağlı olduğumuz şeyi bıraktığımız zaman, ancak işte o zaman yeni algılar ve yeni olasılıklar önümüzde açılır. Bu, hassas bir ayırt etme becerisi gerektiren bir zamanlama sorunudur.

           Yaşamımızda, belli bir anda değerli ve gerekli olan, ancak şu anda başka şeyler önemli olduğu için atılması gereken birçok şeyi bırakamamışızdır. Tıpkı daha derin bir ruhsal deneyim arzulayarak bilgiyi kullanan bir insan gibi. Bilgi çok gereklidir ve bilgi olmaksızın kişi arzuladığı noktalara yükselemez, ama aynı şekilde, belli bir noktaya ulaştıktan sonra bilgi desteğini bırakıp atlamak gerekir. Alışkanlıklar, gelenekler ve konfor engelinin üzerinden atlamak, sadece bilgiyle olmaz, benliğin başka bir bilinç boyutuna girmeye cesaret etmesi gerekir. Bu deneyi yaşamaya istekli olmak için de inanç gerekir ve alışkanlıklara yapışan kişi bunu yapamaz.

           İnanç, bir şeyi yapmadan önce her şeyi detaylarıyla analiz etmenin ve bilmenin gerekli olmadığını söyler. İnsanın bir şeyi yapması için temel birkaç şeyi bilmesi yeterlidir.  Arabayı kullanacağımız zaman, önce motorun nasıl çalıştığını en ince detayına kadar öğrenme konusunda ısrar eder miyiz? Asansöre binmeden önce asansörün nasıl çalıştığını detaylarıyla öğrenir miyiz? Birçok insan buna gereksinim duymaz ve temel bilgilerle idare eder. Modern toplumda her sonucu kontrol etme, yön verme konusunda çok fazla kafa yorarız, ama böyle bir yaşam içtenliğini ve sadeliğini yitirir.

           Her şeyi bütünüyle planlamaya ihtiyaç duysak da, gerçek bir plan, beklenmedik, öngörülemeyen, büyük sürprizler için de bir yer bırakır. Bu yer, değişimin ışığının içeri girmesini sağlayan penceredir. Yaşam aşırı planlandığında, bulunduğumuz noktada çimentoyla yapışmış gibi kalırız, gelişemeyiz, yeni ufuklara açılamayız. İnanç, her zaman plan yapmak zorunda kalmadan en iyi sonuçların elde edilebileceğini fark etmemize izin verir. Böyle bir inanç, yeni bir vizyonun temelidir bu vizyon bizim sınırlarımızın ötesine ulaşmamızı sağlar, çünkü gözün gördüğünden daha fazlasına sahip olduğumuza inanırız; böyle bir inanç, hangi alanda olursa olsun, her öncüye ilham veren enerjidir.

Derin Düşünce Yansımaları, Anthony Strano

09.06.2008 <insan-evren>