www.insanevren.tr.gg
   
  İnsan-Evren
  RUHSAL CİDDİYET
 



                            Ruhsal Ciddiyet

           Ne kadar maddiyata yönelik bir yaşam sürse de bir yönüyle her insan ruhsallığının farkındadır. Bu farkındalığa rağmen, ruhsallığı konusundaki bilgisi hangi seviyede olursa olsun, insanlar ruhsal yaşamdan kaçıyorlar. “Ben kimim? Nereden geldim? Nereye gidiyorum?” Bu üç soruyu ciddi olarak soran ve cevabını ciddi olarak arayan her insan ruhsal varlığı ile irtibata geçer. Burada “ciddiyet” çok önemli bir nitelik. Çünkü her soru bilinç realitemize uygun ve aynı zamanda o realiteyi bir basamak yükseltecek biçimde yanıtlanır. Kim yanıtlıyor? Yanıt bir iç sesi ile gelir, ince bir düşünce olarak akar.

           Kendimizin sıradan bir düşüncesi zannedip, üzerinde durmamak, ciddiye almamak gibi bir hataya düşeriz. Yanıt kendi ruhsal varlığımızdan gelebileceği gibi, bilinç seviyemize, sorduğumuz konunun içeriğine, bizim “ciddiyetimize” göre daha üst planlardan gelebilir.

           Burada ciddiyet, yanıtın geldiği yerin anlaşılması, yanıtın kabulü ve artık o yanıta göre bir tutum içinde yaşamamız demektir. Kişinin yüksek planların cevaplarına layık olması, daha önce kendisine daha yakın ruhsal seviyelerden aldığı yanıtlar karşısındaki tutumunun ciddiyetine bağlıdır.

           Sorularımızın her derecedeki yanıtlarını ciddiye aldığımızda, tüm yaşamımız etkilenir. İşimizdeki tutumumuz, arkadaş, aile ilişkilerimiz, eşimiz, çocuklarımız ve torunlarımızla olan bağlarımız her gün biraz daha ruhsal bir çerçeve içine girer. Kuşkusuz, dünya yaşamı ruhsallığımızın madde âleminde tezahürü içindir.

           Maddi bir dünyada ruhsal bir yaşam düşüncesi insanları korkutuyor. Koşulsuz sevgi, karşılıksız iyilik, her zaman doğru olma cesareti gibi ruhsal varlık niteliklerinin onları maddi kayıplara uğratacağını, başarısız ve dışlanmış duruma düşeceklerini sanıyorlar. Bu, yüzmeyi denemediği için, denizde yüzenleri gördüğü halde hala denizin kendisini kaldıracağından kuşku duyup korkan kişilerin durumuna benziyor.

           Rehberlik görevini yüklenmiş olan Ruhsal Planlar, insandan başaramayacakları tutumları beklemezler. İnsan içinde bulunduğu bilinç basamağının doğrularını, iyilerini ve sevgisini yaşamakla belli bir gücü kazanır ve bu güç onun bilincini yükseltir. Böylece daha üst doğrular, daha üst iyilikler, bilgiler ve sevgi anlayışı bilincine geçeriz. Bir öncekine göre daha güçlü ve daha cesur oluruz. Bir başkası için zor olan bize kolay gelir. Ruhsal Planlar aynen bir öğretmen gibi bilgi, sevgi ve ciddiyetle bu eğitimi sürdürürler. Kalp nakli yapan bir cerrahın ilkokula yeni başladığı zamanı düşünün. Eline neşter verilip ameliyat yapması istense her halde korkudan ağlardı.

           İnsanın ruhsal eğitimi de böyle uzun bir süreç sonunda gerçekleşir. Bu konulara yeni yeni ilgi duyan bir kişiden beklenen de, iç sesine, isterseniz vicdan veya gönül diyelim, kulak vermesi, doğru ve iyi gördüğü davranışları eyleme sokması, yanlış ve iyi olmayanları terk etmesidir. Değişime en büyükten değil, en küçükten başlamak bizi başarıya götürür.

           Ruhsal gücümüzü azaltan, hatta sıfırlayan, bizi Büyük Planlar karşısında “güvenilmez, ciddiyetten uzak” konuma düşüren, işte bu terk edemediğimiz en küçük yanlışların alışkanlıklarıdır. Bu küçük yanlışlıklardır ki bizi karşılıksız iyilikten, koşulsuz sevgiden bile korkutmaktadır.

02.05.2008 <insan-evren>

 

 
 
  Toplam 34284 ziyaretçi (58901 klik) oldu.  
 
www.insanevren.tr.gg Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol